La Fontaine

Bugün (8 Temmuz 2011) La Fontaine (La Fonten olarak okunuyor la) ’nin doğum günü. Kendisi yaşasaydı şu anda 390 yaşında olacaktı. Neyse ki yaşamıyor, muhtemelen korkunç görünüyor olurdu. Zaten gayet de normal denebilecek bir yaşta 74’ünde ölmüş.

Asil olmayan ancak oldukça zengin bir ailenin çocuğuymuş. Şampanya’da doğmuş. Asırlar sonra akredite diye bir şey çıkacak ve sadece bu kasabada yetişen üzümlerden yapılan patlayan şaraplara Şampanya denebilecek (diğerleri köpüklü şarap olarak geçecek), buradaki asmaların tohumları, sulaması, toprağı, gübresi hep bir takım kurallara bağlanacak ve dünyaca meşhur olacak. Ama konumuz bu değil.



La Fontaine önce bir koleje (gramer okulu olarak geçiyor), okuldan sonra da papaz olmak için kiliseye gitmiş ancak çok kısa süren bir ikamet sonrası, kiliseye girdiği sene, yanlış bir karar verdiğini anlayarak ufak ufak uzamış. Sonra da avukat olmuş.

La Fontaine 26 yaşındayken, babasının ısrarıyla kendisinden 10 yaş küçük Maria Héricart ile evlenmiş. Maria hem güzel, hem akıllı, hem de biraz paralıymış. Zamanla fesat ve dedikoducu insanlar, La Fontaine’e, karısı Maria’nın ev işlerinde çok umursamaz olduğunu ve değerli zamanının çoğunu ev işleri yapmak yerine roman okuyarak geçirdiğini, bir ev kadınının bu kadar ihmalkar olmaması gerektiğini söyleyip durmuşlar. “Haa doğru valla” diyen La Fontaine’nin kendisinin de evine çok sadık bir koca olduğu söylenemezmiş. Sürekli evden uzaktaymış. Diğer taraftan işlerinde bir türlü dikiş tutturamaması işin tuzu biberi olmuş. 10 Kasım 1647’de başlayan evlilik, 1658’de mal ayrılığı ile son bulmuş. 11 sene süren bu evlilikten, 1953’te Charles adında bir erkek çocuk dünyaya getirmişler. Mal ayrılığı sonrası çocuğun tüm bakımını da annesi üstlenmiş.

Evliliği boyunca sürekli Paris’e gidip gelen La Fontaine sonunda dayanamayıp 1956’da kesin olarak başkente taşınmış. Burada bir süre orda burda çalışmış, bir takım çeviriler yapmış.

1673 senesinde Madam de la Sablière'nin himayesine girmiş.B urada ilim adamları, felsefeciler ve yazarlarla tanışmış. İlk masallarını da burada yazmış.

Her ne kadar “masal” dense de aslında La Fontaine, Dede Korkut masallarındaki uslupla hayvanlara ahlaki karakterler vererek onların şahıslarında bazı insan karakterlerini tenkid etmiş, bir ahlak dersi vermiş.

La Fontaine karakterlerinin neredeyse hepsini hayvanlar arasından seçse de bazen insanları, özellikle köylüleri de olaylara karıştırmış. Sık sık bahsettiği hayvanlar aslan, kurt, tilki, eşek ve horoz olmuş.

La Fontaine, kötüyü göstererek iyinin ne olduğunu anlatmaya çalışmış. Ama şiirlerini okuyan çocuklarda, kendilerine yetişkinler tarafından herhangi bir açıklama yapılmazsa tam tersi bir etki yaptığı da gerçektir!

Beydeba'nın Kelile ve Dimne eserindeki hikâyelerin 18 tanesini şiir şeklinde tekrarlamış. La Fontaine toplam olarak 238 tane fabl yazdı. Bunlar 12 kitapta toplandı. 1668'de basılan ilk altı kitabında 124 fabl var ve bunlar birinci cildi meydana getirir. İkinci cilt 1678'de basılan beş kitaptır. En son 1694'de bastırdığı üçüncü cilt ise tek kitaptan ibarettir.

-- ZeyneP

.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkür ederim.