PETER HOWWIT - RASTLANTININ BÖYLESİ



Filmin Künyesi:


Orijinal Adı: Sliding Doors (Bir kez daha çevirenlere hayran kaldım!)
IMDB Puanı: 6.7/10 
Yapım:         1998 - ABD,  İngiltere, 
Tür:              Dram,  Romantik, 
Süre:            99 dakika
Yönetmen:   Peter Howitt
Oyuncular:   Gwyneth Paltrow, John Hannah, Jeanne Tripplehorn, Kevin Mcnally, Nina Young
Senaryo:      Peter Howitt
Yapımcı:      Sydney Pollack, William Horberg




Tatlı Rüyalar nasıl ki hayatımın kitabıysa, bu film de hayatımın filmi!

Süper efektler, muhteşem oyuncu kadrosu, aman da aman negzel soundtrackler, milyonlarca dolar bütçe ayrılmış... BİR FİLM DEĞİL...

Sen, ben çekeriz valla. Belki de sen, ben çekseydik bile aynı etkiyi bırakırdı bende. 

Mesele anlayacağınız üzre yukarıda saydıklarımla alakalı değil. Adam (Peter Howitt) öyle bir noktaya parmak bastı ki benim hayatımda, elini çekse de izi duruyor. 

Ben bir terazi burcu olarak olabildiğince kararsız, karar verdikten sonra "Acaba ötekini seçseydim ne olurdu?" gibi bir takım şizofrenik düşüncelere yenilmemek için kendini olabildiğince zorlayan biri olduğum için bu film tam da benlik. 

Helen adında bir kadın, evde yazar olan erkek arkadaşını bırakarak işe gitmek üzere yola çıkar. Metroya inen merdivenlere doğru hamle yapar. Merdivenlerden yukarı çıkmakta olan kalabalığı yararak metroya yetişmeye çalışır. O sırada önüne barbie bebeğini merdiven korkuluklarından yürüterek çıkmakta olan bir kız çocuğu çıkar. Bir-iki saniyelik afallamadan sonra hızla metroya koşturur ve ne yazık ki metroyu kaçırmıştır. Bir anons; çalışma olması sebebiyle bir sonraki metronun gelmeyeceğini söylemektedir. Helen çaresizce metrodan çıkar.

Helen adında bir kadın, evde yazar olan erkek arkadaşını bırakarak işe gitmek üzere yola çıkar. Metroya inen merdivenlere doğru hamle yapar. Merdivenlerden yukarı çıkmakta olan kalabalığı yararak metroya yetişmeye çalışır. O sırada önüne barbie bebeğini merdiven korkuluklarından yürüterek çıkmakta olan bir kız çocuğu çıkar. Tam Helen'le çarpışacaklarken kızın annesi kızı, Helen'in yolundan çeker ve Helen son saniyede metroya biner!

Hayatımız boyunca bizim seçimlerimizden kaynaklansın, kaynaklanmasın milyonlarca yol çıkıyor önümüze. Düşünsenize belki dün bir önceki otobüse binseydiniz izini kaybettiğiniz bir arkadaşınızı görecektiniz. Üniversite sınavında bir soru fazla ya da az yapsaydınız şu an bambaşka bir şehirde bambaşka bir iş yapıyor olacaktınız. 

Çok da iddialı bir yapım olmayan bu Amerikan filmi benim inancımı kuvvetlendirdi resmen! Bence, doğum, nikah ve ölüm hayatımızdaki değiştiremeyeceğimiz noktalardan üçü (başka var mı emin değilim?!). İşte biz bu noktalara nasıl varacağımıza karar veriyoruz. Kimi zaman oturup günlerce düşünerek, kimi zaman anlık bir kararla hatta başkalarının bizim yerimize verdiği kararlarla...

Na şöyle bir şey var benim kafamda (çizmesi çok zor oldu, dalga geçmeyin fena yaparım :S)


Benim hayatımda o kadar çok dönüm noktası, o kadar çok karar aşaması oldu ki, düşünmeden durmama imkan yok.
Çok basit bir kaç karar:
Lisede Matematik-Fen yerine Dil branşını seçseydim?!
ÖYS tercihlerime son anda 19. önlisans ODTÜ'yü yazmasaydım?!
Bu kararları başka türlü alsaydım benim hayatım bambaşka olacaktı. Bundan kesinlikle eminim. Şimdi bir yerlerde katmanlı evren adını koyduğum zamanlardan birinde İngilizce Öğretmeni Zeynep yaşıyor. Bir diğerinde yüksek lisans yapmış bir mühendis, bir diğerinde özel sektörde bir müdür...
Ama hepsi de Yunus'la evli, Gülbilge adında bir kız çocuğu var.
Acaba İngilizce Öğretmeni Zeynep Yunus'la nerede nasıl tanıştı, ben onu merak ediyorum.
Romantik bir film seyredip biraz da düşünmek isterseniz nezaketle (şiddet yok şiddet) tavsiye ederim :D


2 yorum:

  1. Boynuz kulağı geçti derler ya hani. Acaba bu durumda kulak neler hisseder düşünen oldu mu? Kıskanıyor muyum ne?

    YanıtlaSil
  2. Neyi niye kıskandın anlamadım ki? :S

    YanıtlaSil

Teşekkür ederim.