5N 1K

Yazar bu yazısında "MİM ne ola ki?" temasını işlemiştir... İlk kez mimlenmekte ve dahi mimlemektedir.

ANG tarafından mimlendiğimden beri düşünüyorum. O kadar çok var ki 5N 1K. Benim gibi terazi burcu bir hatunun bunların içinden birer tane seçmesinin ne kadar zor olduğunu tahmin edersiniz. Ama buyrun burdan okuyun;


Seviyorum arkadaş sürpriz yapmayı. Kafa hep o yönde çalışıyor. Daha “o zaman”a kadar çok varsa bile kafamda planım mevcuttur. 6 ay sonra bilmemkimin doğum günü mü var; ben o arada orijinal bir şey mi görmüşüm. O 6 ay boyunca ya ona benzer bir şey yapmak için uğraşırım ya da para biriktirip alırım. Dedim ya; kafa bunlara işliyor. Hal böyle olunca da bana sürpriz yapmak biraz(!) zorlaşıyor. Neyse konumuz bu değil (Bu arada hediye ile ilgili aklımda çok parlak bir fikir var, günü gelince blogda yazarım (; ).

17 Mart 2010 Çarşamba’ya denk geliyor. Kafamda 16 Mart akşamı mesai biter bitmez otobüse atlayıp İzmit’e gitmek var. 18.00 otobüsüne binsem, otogardan bir taksiyle evine gitsem;  22.30’da karşısına dikilmiş olurum.  En son otobüs gece 02.00’de. Beni otogara bırakır, 08.00’de yine işimin başında olurum. Planlar kurarken iş arkadaşım “Gidip izin alsana” diyor. Hakkatten ya… İzin alsam ya. İsteyenin bir yüzü kara, vermeyen zenc i (bu arada bu atasözün gerçeğini unutmak üzereyiz farkında mısınız?)! Ik pık ettim ama izni kaptım.
Mesai çıkışı evin ordaki bakkaldan bir şişe şarap aldım. Kadeh falan bulamadım, zaman da kısıtlı, atladım taksiye doğru otogara. Bu arada “hiç durmadan konuşan iki sevgili olarak nasıl olacak da konuşmadan 4 saat duracağız?” sorusuna “Halamgil burda” cevabını buldum :D
Hatta mola yerinde dana gibi bir mum aldıktan sonra (mumsuz doğum günü mü olurmuş?), aradım. “Halamların balkondayım” gibi saçma bir “arka fon için” bahane buldum. Biraz konuştuk, ikna olmuş gibi görünüyordu zira başka soru sormadı. Zaten ulaşmama az bir zaman kalmıştı. Saçmalasam bile 1,5 saate kadar yanında olacağım için kendimi affettirebilirdim.
Bu arada elbette benim paranoyak, mayyak kişiliklerim sürekli kafama saçma saçma fikirler sokuyor. Birkaç soru (vallahi ve tillahi ben sormadım, onlar sordu);
Ya yollarda ölür kalırsam???? Ne de olsa iş arkadaşım dışında kimse nerede olduğumu bilmiyor :S , her bir çukurda, her bir sollamada, her bir frende şuursuzca bu geçiyordu aklımdan.
Bir deee… ya kapıyı bana bi hatun açarsa?!?!?! Ha işte o, otobüs kazasından büyük bir yıkım olurdu. Tabii bu soruların her biri için yüzlerce senaryo mevcut. Oralara dalarsam blog dünyasında beni deli ilan edersiniz :P
Nihayet sağ salim ulaştım otogara. Hemen bir taksiye atlayıp kırk yıllık evime gidiyormuş özgüveniyle (bilmediğin şehirde taksiye binersen yolları biliyomuş gibi yapacaksın ki çok dolaştırmasın :P) yolu tarif ettim. Bu sırada kalbimini yanıma oturtmak zorunda kaldım çünkü çoktaan benden çıkmış ayrı bir birey olma yolunda ilerliyordu. Bir ara sigara dumanı çıksın diye kındırdığım (bkz:kındırmak) camdan fırlayıp taksinin önünde koştu salak, yorulunca tıpış tıpış yanıma döndü tabii.

Siteye ulaştığımda beynim alarm veriyordu!!!Booiinng, booiiinnggg, boooiiiinnnggg!!!! Alarm alarm alarm!!!! Ya apartman kapısı kapalıysa?! Çünkü amacım mumu yakıp şarabı yanına koyup zili çalmak ve saklanmak. Eğer giriş kapısı kapalıysa hayaller suda... Kalbimin elinden tutup yerine koydum, “Du iki dakka” dedim. Sağolsun durdu! Çok şükür kapı açıktı, içeri süzüldüm, kaldım mı kapının önünde durmuş kalple?! Beyin çalışıyor, kalp atmıyor. N’apçaz?! Öldüm mü? Güldüm. Ama cidden güldüm. Ağzımı kolumun içine gömüp kıkırdadım, apartman ışığı sönene kadar. Işık söndü ama mumu yakmak için falan bende de, beynim ve kalbimde de mecal kalmamıştı. Direkt zile bastım. Bensiz doğum günü mü olurmuş?!


Kısaca:
Ne: Sürpriz
Ne zaman: Doğum gününde
Nasıl: Zor :P
Neden: Mutlu etmek
Nerede: İzmit
Kim: Yunus

Ben de son izleyicim olan bekdikli'yi  mimledim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkür ederim.