ERDAL GÜVEN - YUMİ İstanbul'da Bir Geyşa


Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Osmanlı – Japonya ve tabii M.Kemal’le birlikte Türkiye – Japonya ilişkilerini anlatan, başka hiçbir yerde duymadığım bilgiler veren bir kitapla karşılaştım.
Ben oldum olası Tarihten nefret ettim.  Tarih’i bize okulda okutulan kitaplardan öğrendiklerim sandım. Bir de tekerrürden ibaret olduğunu biliyordum. Tarih ezberlenirdi, öğrenilmezdi.
Say!
Osman Bey, Orhan Bey, I. Murat…
Say!
M.Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar.
Say!

 Listeleeer listeler… Savaş olmuş bilmem kaç yılında, bilmem kimler arasında, bilmem kim kazanmış, sonucunda bilmem ne antlaşması imzalanmış. Sayfalarca… Okusan bitmez, yazsan yetmez.

Teee İslamiyetin doğuşundan başlattılar tarihi. Uhud Savaşı, Hendek Savaşı… Sonra Bir sürü beylik, bir sürü hükümdar, Orta Asya’ya yerleşen göçebe Türkler. Kim hatırlamaz Malazgirt Savaşı’nın tarihini?! (1071 efenim) .

Osmanlı! Amanın dur orda. Kaç sene okudum inanın hatırlamıyorum. Giriş / gelişme / sonuç. Ay! Pardon o kompozisyondaydı di mi? Osmanlıda Kuruluş – Yükseliş – Duraklama ve Gerileme vardı :D Padişahlaaar, padişahlar! Allah Allah! Sanki isim yok memlekette 6 tane Mehmet var mesela. Bir de ayırt edelim diye lakapları da komuşlar. Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman… Ama bunları bilmen yetmiyor. Kaçıncı olduklarını da bileceksin (II. Mehmet ve I. Süleyman).

Kuruluş ve yükseliş dönemleri ballandıra ballandıra anlatılır. Savaşlar, fetholunan yerler. Sonra M. Kemal dönemine geçilir. 1881’de doğmuş, bilmem hangi okula gitmiş (Vallahi hatırlamıyorum, üzgünüm), örgütlenmeyi başlatmış, ülkeyi kurtarmış, Osmanlı’nın küllerinden yepyeni bir Cumhuriyet kurmuş.
Şimdiye kadar hiiç merak etmemiştim 1881’de kim padişahtı? M. Kemal nasıl bir ortamda okula başladı? Türklük ve İslamiyet onun için neden bu kadar önemliydi? Ona kim yol gösterdi?

Efenim II. Abdülhamid (Adını dedesinin babasından almış) M. Kemal doğduğunda 5 yıllık padişahmış. Haberiniz var mıydı? Ya da şöyle sorayım; M. Kemal ve arkadaşları, vatanseverleri örgütleyerek Osmanlı’yı kurtarmaya çabalarken, kimdi padişah? Ne yapıyordu o padişah?

Ben Yumi’yi okurken, bize anlatılanların çok üstünde şeyler öğrendim. Kabul ediyorum çok derinlemesine dalmadım çünkü buna tarihe olan ilgim yetmez ama bir sürü minik soru işaretim oldu. Hem o günlere dair, hem de o günlerden bu günlere gelmeyi başaran umut filizleri için.
Bir Osmanlı padişahı, sen al Japon’u, önce müslüman yap (zorlama yok ortada) sonra da onu Osmanlı Paşası yap! Olacak iş mi? Ne alaka Japonya? 

M. Kemal demiş ki: “Adriyatik’ten Japon Denizi’ne kadar yayın yapabilecek bir radyo kurulması için çalışıyorum. Bu radyo Türk birliğinin kurulmasını hızlandıracaktır. Dünyada şimdiye kadar bir çok millet birbiriyle birlik kurdu. Ancak ben kurulacak birliğin şimdiye kadar kurulanların tümünden daha üstün olmasını arzu ederim. Bu nedenle 1924 yılında Türkiyat Enstitüsü’nü kurdum. Ancak emperyalist devletler hemen yanı başlarında Türklüğün bir uçbeyliği gibi dik duran genç Türkiye Cumhuriyeti’nin emellerinin büyüklüğünü anlayıp engellemesinler diye bugüne kadar hep Batı yanlısı olarak gözüktüm.”. Demiş midir gerçekten?

Abdülhamid’in başlattığı, M. Kemal’in devraldığı o Kara Ejder hala uyuyor mudur bir yerlerde? Bizi çakma Amerikalı  ya da yandan yemiş Avrupalı olmaktan kurtarır mı dersiniz?

Neticede Erdal Güven bir gazeteci olarak bildiği, öğrendiği, yorumladığı ne varsa bu kitaba aktarmış. Mükemmel bir kurgu beklemeyin çünkü adam gazeteci, roman yazarı değil ki! Ama sanırım istediğine ulaşmış. Diğer kitaplarını da okumalıyım. Sanırım ben biraz araştırma yapacağım :S
Bir de, zaten Japonya’yı çok severdim. Şimdi daha da çok seviyor, her bir vatandaşını o çekik gözlerinden öpüyorum.

Ertuğrul Fırkateyni faciasıyla başlayan, Türk-Japon ilişkilerini içine alan kitabın arka kapağı:

Ertuğrul Fırkateyni faciası, Osmanlı İmparatorluğu’nun Japonya’yla ilişkileri, Abdülhamid, Mustafa Kemal, Japon Kara Ejder teşkilatı ve Kuvayı Millliye… Yumi/İstanbul’da Bir Geyşa, bütün bu tarihi kişilik ve olayları, çarpıcı anlatımıyla bir araya getiriyor.
Yakın tarihimize ilişkin şaşırtıcı gerçekleri roman kurgusuyla aktaran Erdal Güven, yönünü Batı’ya döndüğü söylenen Mustafa Kemal’in de aslında tıpkı Abdülhamid gibi Doğu’ya açılmaya, özellikle de Japonya’yla dostluğa çok önem verdiğini belirtiyor.
Fırtınalı yıllarda yaşanan tutkulu ve engel tanımayan bir aşka da tanıklık edeceğiniz, heyecanla okunan, sürükleyici, şeftali çiçeği yumuşaklığında bir roman…
Ve  İstanbul tarihi bir aşka tanıklık etti…
“Mayumi parmaklarını Nureddin’in dudaklarının üzerine koyup susturdu. ‘Önceki gece son dansımı yaptım Nureddin. Bundan sonra karşında geyşa Mayumi yok, Japon kız Yumi var.”



2 yorum:

  1. Şimdiye kadar nasıl duymamışım ben bu kitabı,gerçekten çok güzel konusu itibariyle tam benlik,sizde çok güzel yorumlamışsınız,konulara hakimim ama birdaha okumaktan,bilgilenmekten zarar gelmez demi? :))
    Abdülhamitle M.Kemalin arasındaki bağı biliyorum ve birçoğu doğru bence, medyanın ve tarihçilerin uydurduğu gibi bi düşmanlık yoktu aralarında-hayır o dönemde yaşamadım ama- :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmene çok sevindim. Umarım kitabı da severek okursun. Çok bir edebi yönü yok ama insanı araştırmaya sevk ediyor!
      Sevgiler

      Sil

Teşekkür ederim.