DEBBIE MACOMBER - KÜÇÜK MUCİZELER DÜKKANI


Eskiden olsa bir gecede bitirebileceğim bir kitaptı. Tabii ki biraz daha uzun sürdü. Malum anne ve iş kadını olmanın zamanı kısıtlayıcı olduğu yadsınamaz bir gerçek.

Birbirinden farklı dertlerle boğuşan, birbirinden farklı dört kadının, bir tuhafiyecide buluşmasının öyküsü. Dükkanın sahibi olan Lydia Hoffman’ın kanserle mücadelesini ilk sayfalarda öğreniyoruz. Çok zengin Jacqueline Donovan, çocuk özlemiyle yanıp tutuşan Carol Girard ile kimsesiz ve yoksunluk içinde büyümüş Alix Townsend’in öyküleri anlatılıyor.

Her biri değişik amaçlar için Lydia’nın örgü kursuna yazılıyor. Bu onlar için bir nevi terapi oluyor. Aslında neden Eskişehir’de böyle bir kurs yok diye ben de içerliyorum. Haftada 2 saatlik bir kurs ne de güzel işimi görür.

Neyse,

Oldukça basit bir öykü aslında. Her insanın bir dönem mutlaka okuduğu tipik Amerikan öyküleri. Hani genelde kapak arkasında “İçinizi ısıtacak” türünden eleştiriler yazan kitaplardan biri. Gerçekten de yıkıcı eleştiri tarafını bir kenara bırakıp da, kendini kaptırınca insan kimi yerde gözleri doluyor, kimi yerde sırıtıyor.

Uçlardaki insanların arkadaş olabileceği olgusu, hastalıklarla mücadele, aile içi geçimsizliklerin çözüm bulması falan güzel şeyler tabii.

Ve tabii gayr-i meşru bir çocuk, son zamanlarda okuduğum kitapların %80’inde olduğu gibi bunda da var. Alıştık mı ne?

Bundan sonra sırada “Bir Yumak Mutluluk” varmış ama ben sıra atladım mecburen. Bu kitabı asıl okuma sebebim de doğum günümde kuzenimden gelen “Küçük Mucizeler Dükkanına Dönüş” adlı kitabın bir seri olduğunu ve ilk kitabının da “Küçük Mucizeler Dükkanı” olduğunu öğrenmem oldu. Allah’tan annemde varmış da, para vermeden kitap okumanın zevkine vardım :P

Beyniniz daha fazla karmaşa istemiyorsa, sade, duru, akıp giden üslubuyla ve tabii bölüm bölüm anlatılan hikayelerle kolaycacık okunabilecek bir kitap tavsiyesidir.

Bu arada, kitabın orijinal adı "The Shop on Blossom Street" yani "Blossom Sokağı'ndaki Dükkan". "Küçük Mucizeler Dükkanı" olarak çevirenlere saygı duydum :P



2 yorum:

  1. Çerez gibi eğlencelik bir kitap değil mi? Edebi değil. Lap lup yazılmış ama yine yutar gibi okunuyor işte.

    YanıtlaSil
  2. Evet evet...
    Kafanı çalıştıracak bir şey yok içinde. Pembe dizi gibi işte... Beynini boşaltmak için. Ööyle akıyor gözlerim satırlarda...

    YanıtlaSil

Teşekkür ederim.