SİNAN AKYÜZ - YATAĞIMDAKİ YABANCI

Açılın a dostlar size hayatımda okuduğum en saçma kitabı anlatacağım. Piruze'yi yazan Sinan Akyüz gitmiş, yerine başka bir adam gelmiş. Kitaplığımdaki Yabancı!
Kitabın 189 sayfa olmasını önemsemeyin. Karşılıklı diyalog şeklinde gelişiyor ve iri puntolar kullanılmış. Taş çatlasa 70 sayfalık bir kitap yani.
Olay bir adamın eve "Eyes Wide Shut - Gözleri Tamamen Kapalı" filminin DVD'sini getirmesiyle başlıyor. Yani Sinan Abi bu filmi seyredince içinden kitap yazmak gelmiş. "Birbirlerine karşı tamamen dürüst olmaya karar veren beş yıllık evli çifti nasıl yapsam da kitaplaştırsam?" diye bayağı bir düşünmüş olmalı, düşünemeyesice.
Sonuna kadar okudum çünkü olabilecek en iyi şekilde size anlatmak istiyordum ve ister istemez de sonunu merak ediyordum.
Hiç bir evli çiftin konuşamayacağı bir şekilde konuşuyor bu adı olmayan adam ve kadın. Ne bileyim, mesela "Keza" diyorlar cümle arasında ya da "Bir hayalet gibi soğuksun" gibi edebi(?) cümleler kuruyorlar. Saçma yani.
Her neyse,
Filmi seyrettikten sonra gaza gelip dürüstçe geçmişlerini anlatmaya başlıyorlar. Her ikisinin de daha önce başlarından evlilik(ler) geçmiş.
Adam kadının evlenmeden önce başka bir erkekle yatmış olmasına kafayı takıyor, kadın adamın eski karısına. Kadın meğer evlatlıkmış, adam amca oğlunun yaptığı bir şeyden dolayı ondan intikam almış.
Saçma şeyler için birbirlerine hakaret yağdırıyorlar, adam bir kaç defa kadına sıkı bir yumruk indiriyor,. Kadın bi kere tokat atıyor, cevabı anında alıyor falan.
İçim sıkıldı.
Bir de - ne güldüm Allah'ım - Sinan Abi sayfa doldurmaya mı çalışmış ne, bu iki insan neredeyse her cümleyi tekrarlatıyorlar birbirlerine. Şöyle ki:
"O günden sonra hayallerimi kaybettim" dedi adam.
"Hayallerini mi?" (İlk tekrar, fazladan bir satır)
"Çocukluk hayallerimi. Masumiyetimi" (Bomba geliyor...)
"Masumiyet mi?" (Yok deve!)
"Çocuk saflığım..... diye devam ediyor.

Bu tekrarlar o kadar çok tekrar ediliyor ki, resmen satırları hoplaya zıplaya, atlayarak okudum. O yüzden diyorum; kitap aslında 70 sayfa falan.

Düşünüyorum, evet bir ilişkide dürüstlük gerçekten çok önemli. Ama gerçek bir suçlu değilse, birilerinden kaçmıyorsa, geçmişi bize zarar vermeyecekse (Ne bileyim çıkar biri "Bu adamın bana bir trilyon borcu var" falan der, yeriz naneyi) açıkçası karşımdakinin geçmişi beni ilgilendirmiyor. Benden önce aşık olmuş olabilir, hatta umutsuzca bir aşk yaşamış olabilir, bir yerlerde bir çocuğu olabilir, 857 kadınla yatmış olabilir (hastalık kapmadıysa nemo problemo). 

Sevdiğim adam her ne yapmışsa geçmişte kalmıştır. İzleri bugüne geliyorsa da beraber göğüsleriz, ne var yani? 

Diğer taraftan, kendini tanımalı insan. Aldığın cevaplarını kaldıramayacaksan o soruyu sorma arkadaş. Sus! Kurcalama. Beynini kemiriyorsa şüpheler zaten karşındakinin yapacağı bir şey yok sen psikopata bağlamışsın. Düşünsene, "Benden önce kaç kadınla beraber oldun?" diye soramıyor ama kafada sürekli "5-10 tane olmuştur. Neye benziyorlardı acaba? Yoksa şu geçen gün caddede karşılaştığımız üniversiteden arkadaşıyla yatmışlar mıdır? " şüpheleri dolanıyorsa vay o evliliğin haline...

Kitaba tekrar dönecek olursak; "zaman kaybı" diye nitelendiremeyeceğim çünkü sadece iki saatimi aldı okumam. Olabildiğince basit işlenmiş bir konu. O basitliği size nasıl anlatsam... Çoğunlukla aynı örneği kullanıyorum ama; kenar mahalledeki bir fırından aldığınız yaş pasta ile Özsüt pastası gibi düşünün. Bu kitap kalitesiz malzemelerle yoğrulmuş sanki. Keşke yayınlamadan önce biraz daha kurcalansaymış. Çünkü bu konu kullanılarak çok şahane şeyler çıkabilirdi ortaya.

Son olarak;
Çok sevgili (Özellikle Türk) yazarlar size sesleniyorum;
Biz bu kitaplara hatırı sayılır paralar ödüyoruz. Yurt dışındaki gibi bi dergi parasına alamıyoruz bu kitapları. Artık rica ediyorum saçma şeyler yazmayın, saçma şeyler yazarken konuyu uzatıp kitabı kalınlaştırmayın (kalın kitap daha pahalı oluyo şekerim). 
Caanım yayınevi çalışanları,
Karşınıza bir yazar geldiği zaman ince eleyip sık dokuyun. "Aa bu adamın kitabı daha önce çok satmıştı" deyip direkt redaktöre göndermeyin. Belki adamın eşek saatine denk gelmiştir kitap, belki çok b.ktandır afedersin.
Saygıdeğer edebiyat eleştirmenleri,
Reklamını yapacağınız, bestseller raflarına yükselteceğiniz kitaplar için kaç para alıyorsunuz bilmiyorum ama siz o paraları alacaksınız diye, biz bu kitaplara daha çok para ödüyoruz, akıllı olun :P

Ağlıcam şimdi 10 baskı yapılmış bu kitaptan. 10





6 yorum:

  1. Sinan Akyüz'ün "Etekli İktidar" kitabını okumuştum ve hemscinslerim hakkında ki yorumları o kadar doğruydu ki :) hem güldürerek hem de düşündürerek okutuyordu kendisini.
    Okuduğunuz kitap ilgimi çekmemişti zaten,bu yorumdan sonra da okuyacağımı sanmıyorum.
    Direk "piruze" ye geçiyim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kitabı Sinan Akyüz'ün yazdığına inanamadım. Ben de Etekli İktidar'ı okuyayım da kendime geleyim accık :D

      Sil
  2. Mim'lendiniz efendim :))
    http://parfumumunkokusu.blogspot.com/2013/02/uc-gunde-tamamlanan-mim.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amanın! Yettim :D
      Ay çok mutluyum :DDD
      Yaşaşın!

      Sil
  3. ehehe güldürdün gece gece(:

    bazen ben de yaparım onu, biri naber der aklım başka bi yerdedir dönüp "he? naber mi?" derim zaman kazanmak için. ama oturup kitap da yazmıyorum bu şekilde yani. bi dakka ya; yazar olmak çok mu kolay?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi bir tanıtımla kitabını "en çok satanlar" ya da "yeni çıkanlar" rafına oturttun mu tamamdır. İlk kitabında sen para harcarsın, sonra "Bir gün çocuun biri okula giderken taşa takılmış "Hay Allah" demiş" diye ikinci kitabını yazarsın o da çok satan olur, voleyi vurursun. Yazar olmak işte bu kadar kolay. :D
      Ama dersen ki ben bir Paul Auster olayım... Onun için 'yazar'lıktan çok daha ötesi gerekiyor.
      PS: Günlükler bitsin döncem çöplüğüme,az kaldı.

      Sil

Teşekkür ederim.