Atatürk’ün Yabancı Bir Gazeteciye Cumhuriyetle İlgili Açıklaması

Üçüncü önemli olay da Mustafa Kemal Paşa’nın Wiener Neue Freie Presse muhabiri Lazar’a 22 Eylül 1923’de verdiği demeçtir. Bu demeç gerek ülkede ve gerekse dışarıda büyük yankılar uyandırmıştı. Mustafa Kemal Paşa bu beyanatında ilk defa “Cumhuriyet” kelimesini açıkça ortaya atmış bulunuyordu. O sırada Ankara’da bulunan İkdam Gazetesi muhabiri Mecdi Sayman da demecin doğruluğunu görüşme sırasında orada hazır bulunan Hamdullah Suphi Tanrıöver’e doğrulatmış, Tanrıöver’in haberin yayınlanmasında sakınca görmesine rağmen hemen gazetesine bildirmişti. Demecin bir özeti Türkçe ilk olarak İkdam gazetesinde yayınlanmıştı.Gazeteci Lazar’ın sorusuna Mustafa Kemal Paşa’nın Cumhuriyet’in ilanı ile ilgili cevabı çok kesindi.

— Yeni Türkiye Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun ilk maddelerini tekrar edeceğim.


“Hakimiyet bila-kayd’ü şart milletindir. İcra kudreti, teşriî salahiyeti milletin yegane hakiki mümessili olan mecliste tecelli ve temerküz etmiştir”. (Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Yerine getirme gücü, kanunla görevlendirilmiş, milletin tek gerçek temsilcisi olan, mescliste ortaya çıkmış ve toplanmıştır)

Bu iki kelimeyi bir kelimede özetlemek olasıdır.. “Cumhuriyet”. Yeni Türkiye’nin yenilenmesi daha sonlanmamıştır. Savaştan sonra Türk Teşkilatı Esasiyesinin gelişmesi henüz yeterli şekli almış denemez. Değişiklik ve düzeltme yapmak ve daha mükemmel bir hale getirmek gereklidir. Mükemmelleştirilmesine başlanan bu iş henüz bitmemiştir. Kısa bir zaman zarfında Türkiye’nin bugün fiilen almış bulunduğu şekil kanunen de tesbit edilecektir. Yakın bir gelecekte bu meseleye ait hükümet teklifleri meclise sunulacaktır. Bu tekliflerin bütün kısımları Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun gelişimi ve mükemmelleştirilmesine  ait bulunacaktır. Bütün Avrupa ve Amerika’daki Cumhuriyetler nasıl esas itibariyle bir iğerinden ayrı değilse, aralarındaki fark nasıl yalnız şekle ait bulunuyorsa, Türkiye’nin de bu Cumhuriyetlerden farkı sırf bir şekil meselesidir. Diğer Cumhuriyet usulüyle idare edilen memleketlerde olduğu gibi bizim de hakimiyete sahip bir parlamentomuz vardır. Yalnız bizde Büyük Millet Meclisi hem kanunu yürütmek hem de yerine getirme salahiyete sahiptir. Başka yerde olduğu gibi bizde de vekiller kendi vekaletlerine ait işlerden sorumludurlar. Başka yerlerde yeni Türkiye Devleti icra vekillerinin Millet Meclisi’nin elinde oyuncak olduğu zannediliyor. Bu hatadır, vekillerin sorumluluk ve görevlerine ait mesele de, Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda yapılacak değişiklik ile tesbit edilmiş olacaktır. Netice itibariyle reis-i cumhurdan, reis-i hükümetten ve sorumlu vekillerden meydana gelen bir hükümet teşkil edeceğiz.

Yeni Türkiye’nin başkenti meselesine gelince, bunun cevabı kendiliğinden anlaşılır. Ankara Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentidir


Mustafa Kemal Paşa'nın demecinin içerde ve dışarıda yankısı çok yaygın olmuştur. Fransa’nın tanınmış gazetesi, Le Temps, “Fransa, kendi görüşlerini hiç kimseye zorla telkin etmek istemezse de Türkler Cumhuriyet ilan ettikleri zaman önce onları Fransızlar kutluyacaktır” diye yayın yapmıştır.

Mustafa Kemal Paşa’nın bu demecinin üzerinden kısa bir süre geçmesinden sonra, 5 Ekim 1923’de Halk Fırkası büyük divanı toplanmıştır. Altı saat süren uzun bir toplantı sonunda, Anayasada yapılacak değişiklikleri yapmakla görevli bir ihtisas heyeti seçmiştir. Heyet derhal çalışmalarına başlamıştır. Mustafa Kemal Paşa bu heyetin çalışmaları ile çok yakından ilgilendiğinden, heyete sık sık başkanlık etmiştir. Ayrıca bu amaca hizmet etmek üzere Mustafa Kemal Paşanın Birinci Büyük Millet Meclisi’nin dağılmasından sonra kurduğu heyet de çalışmasına devam etmektedir.

Mustafa Kemal Paşa’nın, Neue Freie Preese muhabirine verdiği beyanatta açıkça Cumhuriyetten bahsetmesi, yeni devletin başkentinin Ankara olacağını ortaya koyması, Anayasa değişikliği ile ilgili yeni bir ihtisas heyetinin kurulması, hemen kamuoyunda ve basında polemiklerin baş göstermesine, şiddetli münakaşalara sebebiyet vermiştir. Mustafa Kemal Paşa’ya yakın gazete başyazarlarının kendi gazetelerinde, “Yakında Cumhuriyet ilan olunacaktır”, “Yeni Cumhuriyetimizin Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri olacaklardır” şeklindeki açıklamaları, gerici ve tutucu çevrenin ve nihayet Halife Abdülmecit Efendinin tepkisine neden oluyordu.

Cumhuriyetin ilanı öncesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Devletin geleceği ile ilgili başlıca üç fikir karşılıklı çatışma içindeydi.

1. Birinci fikir meşrutî idarenin tekrar gelmesini sağlayarak Halife Abdülmecit’i devletin başına geçirmek istiyordu. Bu fikri Mecliste Halife’nin vazife ve salahiyetleri ile ilgili görüşmeler yapılırken, Halife’yi bir nevi devlet reisi tanımak ve İslam alemi üzerindeki etkisini sağlamak amacıyla yapılan teklifleri verenler savunuyorlardı.

2. İkinci fikir, Cumhuriyetin bir emri vaki şeklinde getirilmesine taraftar olmayanlardı. Bunlar Anayasa tadillerinin enine boyuna görüşülerek meclisten geçmesini istiyorlardı. Halifeye ve hilafet makamına sadık olmaları nedeni ile, Halife’ye geniş yetkiler tanınmasını istiyorlardı.

3. Üçüncü fikir Cumhuriyetin sür’atle ilanını öngören inkılapçıların görüşü idi. Bu görüş taraftarlarına göre, Anayasanın tümü üzerinde münakaşalar açılması, zaman alacağından ilk planda Ankara’nın hükümet merkezi olarak sağlanmasından sonra hızla Cumhuriyetin ilanını gerekli görüyordu. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları bu üçüncü fikre taraftardırlar, ilk iş Ankara’nın başşehir olarak ilanı gerekli idi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkür ederim.